Translate

9 Aralık 2014 Salı

Starry Night (Bölüm 35 - Mete'nin Sıradan Bir Günü)


Mete kuş sesleri ile gözlerini açtığında, bahçede uyuyakaldığını fark etti. Saat sabahın altısıydı ve hava yeni yeni aydınlanıyordu.

Bahçedeki çimlerin üstüne düşmüş olan bardağı aldı ve içeri girip mutfak tezgahına bıraktı. Ardından da duş almak için üst kata çıktı.

15 dakika sonra belinde mavi bir havluyla tekrar salona inip telefonunu eline aldı. Günlük programını kontrol edip ona göre giyinecekti.
İkinci kata doğru tekrar basamakları çıkarken rahat bir kıyafetin, takım elbiseden daha iyi olduğuna karar verdi.
Zaten o bir fotoğrafçıydı. Neden şık giyinmek zorunda kalacaktı ki ?

Sonunda aynanın karşısına geçti ve hiç acele etmeden saçlarını kurutmaya başladı.
Bir yandan da Barış Manço'nun Kara sevda şarkısını mırıldanıyordu. Şarkının sabah sabah nereden diline takıldığını düşündü.

Saçlarını tamamen kuruttuğunda, krem rengi boğazlı bir kazak ve kalın koyu renk bir kot pantolon giydi. Duşa girmeden önce şifonyerin üstüne bıraktığı yıldız şekilli küpelerini taktı ve tekrardan mutfağa inip iki dilim ekmek kızarttı.

Ekmeklerin üstüne peynir sürüp birini ısırdı ve kağıt bardağa sıcak su koyup sallama çaylardan birini içine attı.

Azında bir dilim ekmekle mutfakta bir sağa bir sola giderken ne kadar sevimli göründüğünün farkında bile değildi.

Çayı olduğunda poşetten kurtuldu ve sol eliyle hem bardağı hem diğer dilim ekmeği aldı. İlki hala azında duruyordu.
Kapıya doğru yöneldi. Çantası ve kamerasını omuzuna taktıktan sonra sehpanın üstündeki  anahtarlarını da alıp evden çıktı.

***

"Benim için fark etmez." dedi Mika, Yıldız Dilarya yardım konusundan bahsedince. "Ama uyarayım, temizlik konusunda çok yardım edebileceiğimi sanmıyorum. Yeni beni bilirsin."

"Bize engel olmadığın sürece sorun yok."

Mika ona laf söyleyen arkadaşına dil çıkarttı. Biraz sessizce bekledi. Ardından bilgisayarı açtı.
İnternete girmek istediğinde karşısına bir yazı çıktı. Chrome un yanlış kapatılması ve son sekmeleri kurtarmak ile ilgili bir yazı.

Yıldızın en son neye baktığını merak eden Mika, önce arkadaşını kontrol etme gereği duydu. Yıldız tezgahın önünde, az önceki yemekten kalan bulaşıkları yıkıyordu. Yani Mika güvendeydi.

Geri yükleme tuşuna bastığında üç sekme açıldı.
Biri Türkçe bir sitede cheongdamdong 111 in bölümleri, diğeri Jong Hyun un seslendirdiği How awsome şarkısı, sonuncusu ise google görsellerde aratılan Lee Jong Hyun resimleriydi.
Mika sinsi sinsi sırıttı.


Yıldız bilgisayardan gelen şarkıyı duyunca şaşırmadı. Mika her zamanki gibi bir CNBLUE şarkısı açmış dinliyordu işte..
Ama Yıldız bu sefer biraz daha ilgiliydi ve bir kulağı müzikte iş yapıyordu.
Şarkı nakarata geldiğinde bir tuhaflık fark etti. Çalan şarkı önceki gece dinlediği şarkıydı.
Bir anlık panikle arkasını döndüğünde, kollarını göğüsünde birleştirmiş Mikayla göz göze geldi.

"Niye öyle bakıyorsun ?" dedi bütün oyunculuk yeteneğini kullanıp yüz ifadesini düzelttikten sonra.

Mika bakışlarıyla ekranı işaret etti yüzündeki ilginç gülümsemeyi bozmadan.

"Hı o mu ? Sen en son öyle açık bırakmışsın sanırım. Bende dokunmadım."

"Yani ben Türkçe siteler açtım ?"

"Ne bileyim ne açtın."

Mika Yıldıza yaklaşıp onu gıdıklamaya başladı. "Hadi itiraf et."

Yıldız daha fazla inkar edemeyeceğini anlamıştı.
"Tamam! Tamam, kes şunu! Kabul ben açtım onları. Ama düşündüğün gibi değil"

Mika durdu ve gülmeye başladı.
"Açıklayabilirsin ? Hem en düşündüğümü düşünüyorsun da aksini idda ediyorsun ?"

"Sen git gide daha mı zeki olmaya başladın bana mı öyle geliyor ?"

"Ben hep zekiyd... Hey!! Konuyu değiştirmeye çalışma!"

Yıldız Mikanın bir anlık şaşkınlığını görünce kahkahasına engel olamadı.
"Az kalsın başarıyordum ama."

"Başaramadın ama."

"Başarabilirdim."

"Başaramaz.. Dur ya! İkinci kez mi oyuna getirmeye çalışıyorsun ?! Çabuk sorumu yanıtla. Neden bunlar açık ? Yoksa sen.."

"Yoksa ne ?"

"Yoksa sen ciddi ciddi Jong Hyun dan hoşlanmaya mı başladın ? Hemde onu görmek için son şansını da kaybetmişken ?"

"Bak bende böyle düşüncelerden bahsediyordum!.. Hayır yok öyle bir şey. Hem niye son şansım olsun ki ? Mete hala aynı işte."

"Bakıyorum da görüşmek için planlar yapılmış.. Ama orada horul horul uyuduk. Bir daha bizi sete almazlar."

"Kendi adına konuş. Ben horlamam."

"Neyse ne. Şansını yitirdin sonuçta... Ama istersen sasaeng olabiliriz. Yurda falan sızarız."

Yıldız parmağıyla Mikanın alaycı bir şekilde kalkmış kaşlarının ortasına bastırıp kafasını geri itti.
"Git başkasının başını derde sok. Ben sasaenglikle de Lee Jong Hyun denen odunla da ilgilenmiyorum."

"İlgilenmiyorum diyorsun ama tam adını öğrenmişsin sonunda. Hem delillerim de bilgisayarda. İnkar edemezsin."

Yıldız yüzünü ovuşturdu. "Ah bilmiyorum." dedi ve kendini yatağa bıraktı. "Yorgunum, kafam çalışmıyor. Şu an sadece uyumak istiyorum."

Mika Yıldızın yanına, yatağa oturdu.
"Sen ciddi misin ?" diye sordu düz bir ses tonu ile.

"Hayır!!" Yıldız yerinden doğruldu. O sırada Mika bile Yıldızın aslında kendine bağırdığının farkındaydı. "Düşündüğün gibi değil! Kesinlikle değil !"

Olamazdı.. olmamalıydı..
Sadece bocalıyordu.
Yakışıklı ünlülerin hepsinden hoşlanmıyordu sonuçta. Jong Hyun da onlardan biriydi sadece. Yüz yüze tanışmaları bir şey değiştirmezdi.

Bu hissettiği kalp çarpıntılarının başka bir açıklaması olmalıydı. Belki de fazla kafein tüketiyordu. Yada sadece yakışıklı diye birazcık etkilenmişti.
Bunun olması doğaldı. Unutulmayacak bir his değildi.
Sonuçta zamanında Lee Jong Suk, Kim Woo Bin ve diğer yakışıklı ünlülerde de benzer duygular hissetmişti ve hepsi geçmişti.

Yıldız hoşlanma ve hayranlığı birbirine karıştıracak kadar saf bir kız değildi.
O sıradan bir kızdı.. Özellikle Kore gibi bir ülkede bir ünlüden hoşlanması onun için tehlikeliydi.
Hem Jong Hyun da ondan nefret ediyordu.

Birden ayağa kalktı ve ceketini alıp dışarı fırladı.

Şimdiki planı sadece koşmaktı.. En uzaktaki park neredeyse oraya kadar..

4 yorum:

  1. konunun isminde bir tuhaflık var. mate'de kim? :D
    hadi hadi yıldız. bal gibi seviyorsun. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah fark etmemişim :D Düzelttim ^^

      Aslında o mate.. soulmate teki mate.. Anladın sen :P

      Anigodın :P

      Sil
    2. Ne ? İnanmıyor musun yoksa ?? :P :D

      Sil